Avrupa’nın kenarı bir kokulu mahalle.
Ortası pazar olmuş, çevresi de kâr hane.
Anubis tahta çıkmış, kral olmuş Brüksel.
Hep birlikte oynarlar; “Gel, git, gelme, dur, bekle !”
…….Küçük kurba’ ! Küçük kurba’ ! Kuyruğun nerede?
…….Kuyruğum yok, kuyruğum yok, kaptılar bir yerde !
…….Küçük kurba’ ! Küçük kurba’ ! Beyincik nerede?
…….Buradaydı az önce (!) Beynimi kim aldı be ?!
Avrupa’nın her yeri, salkım saçak bin öğüt
Bir “Bunu yapın” derler, ardından “Dur lan hödük !"
Avrupa’da düdükler horozu taklit eder,
Hep birlikte oynarlar; “Dur, gel, git, gel, git hödük !”
…….Bir küçük tavşan varmış, kırda koşup oynarmış.
…….Anası onu sever, babası da kollarmış.
…….Arslan; baba tavşana, havuç vermiş ye diye
…….Baba yerken, ham olmuş, yavrusuyla birlikte…
Yüz buldu mu Avrupa, hiç davranmaz merdane.
Kollamazsan kendini, hep kafanda merdane.
Peygamberi yererler, çıkarın bağlar seni,
Ne biçim Müslüman'sın, pisliyorlar dinini.
…….Anya manya kumpanya, üç beş şişe şampanya.
…….Şampanyayı kim içti, tarlamı kimler biçti?
…….Hay aklımı seveyim, koynuna girdim senin.
…….Aymamı istemezsen, kucakta salla beni.
"Gel canım, kaçma sakın, alırız bir gün seni.
Çok değil öyle aman, yüz yılcık bekle beni.
Sana ihtiyaç büyük, bozulmasın yörüngen.
Sen değiş, bu değişsin, ninni ninni, uyu sen…"
…….Dandini dandini dastana, danalar girdi bostana,
…….Kov bostancı onları, bak yuttular bostanı.
.......Kül yutturamaz kimse, uyanıktır ilk adım.
.......Beşiğimi kim çaldı, akşam nasıl yatarım ?!
Avrupa’nın her yanı kâr haneli kumpanya.
Şeytan melek adıyla aşk yapıyor batakta.
Aradım da zor buldum, engellemedi gölgem.
İskender’i kovarım, gel artık be Diyojen !
Günay Tulun
Ortası pazar olmuş, çevresi de kâr hane.
Anubis tahta çıkmış, kral olmuş Brüksel.
Hep birlikte oynarlar; “Gel, git, gelme, dur, bekle !”
…….Küçük kurba’ ! Küçük kurba’ ! Kuyruğun nerede?
…….Kuyruğum yok, kuyruğum yok, kaptılar bir yerde !
…….Küçük kurba’ ! Küçük kurba’ ! Beyincik nerede?
…….Buradaydı az önce (!) Beynimi kim aldı be ?!
Avrupa’nın her yeri, salkım saçak bin öğüt
Bir “Bunu yapın” derler, ardından “Dur lan hödük !"
Avrupa’da düdükler horozu taklit eder,
Hep birlikte oynarlar; “Dur, gel, git, gel, git hödük !”
…….Bir küçük tavşan varmış, kırda koşup oynarmış.
…….Anası onu sever, babası da kollarmış.
…….Arslan; baba tavşana, havuç vermiş ye diye
…….Baba yerken, ham olmuş, yavrusuyla birlikte…
Yüz buldu mu Avrupa, hiç davranmaz merdane.
Kollamazsan kendini, hep kafanda merdane.
Peygamberi yererler, çıkarın bağlar seni,
Ne biçim Müslüman'sın, pisliyorlar dinini.
…….Anya manya kumpanya, üç beş şişe şampanya.
…….Şampanyayı kim içti, tarlamı kimler biçti?
…….Hay aklımı seveyim, koynuna girdim senin.
…….Aymamı istemezsen, kucakta salla beni.
"Gel canım, kaçma sakın, alırız bir gün seni.
Çok değil öyle aman, yüz yılcık bekle beni.
Sana ihtiyaç büyük, bozulmasın yörüngen.
Sen değiş, bu değişsin, ninni ninni, uyu sen…"
…….Dandini dandini dastana, danalar girdi bostana,
…….Kov bostancı onları, bak yuttular bostanı.
.......Kül yutturamaz kimse, uyanıktır ilk adım.
.......Beşiğimi kim çaldı, akşam nasıl yatarım ?!
Avrupa’nın her yanı kâr haneli kumpanya.
Şeytan melek adıyla aşk yapıyor batakta.
Aradım da zor buldum, engellemedi gölgem.
İskender’i kovarım, gel artık be Diyojen !
Günay Tulun
Yazarlar ve Ozanlar Grubu
[İçindekiler sayfasına ve ön kapağa dönüş satırları açıklamalardan sonradır]
* * *
Yorumunda birkaç soru soran Sayın Ali Mertok'a cevaptır. Şiirdeki sırasıyla yazıyorum.
.
1-Anubis firavun değil, adı ölümle birlikte anılan çakal başlı mumyalama tanrısıdır. Ölenlerin mezarları çevresinde dolaşıp cesetleri yemeye çalışan çakallar nedeniyle şeklinin böyle olduğu kabul edilmiştir. Çakal, hemen her ülkede hilekâr ve leş yiyici olarak tanınır. Avrupa Birliği'nin başkenti olan Brüksel; kimilerince ilahî güçler atfedilecek kadar önemli yetkiler taşıyan, kimilerine göreyse hilekârların bir araya geldiği zararlı bir organdır. Bu açıklama; şiirdeki Anubis, Brüksel ilişkisini ortaya koymaya yetecektir.
1-Anubis firavun değil, adı ölümle birlikte anılan çakal başlı mumyalama tanrısıdır. Ölenlerin mezarları çevresinde dolaşıp cesetleri yemeye çalışan çakallar nedeniyle şeklinin böyle olduğu kabul edilmiştir. Çakal, hemen her ülkede hilekâr ve leş yiyici olarak tanınır. Avrupa Birliği'nin başkenti olan Brüksel; kimilerince ilahî güçler atfedilecek kadar önemli yetkiler taşıyan, kimilerine göreyse hilekârların bir araya geldiği zararlı bir organdır. Bu açıklama; şiirdeki Anubis, Brüksel ilişkisini ortaya koymaya yetecektir.
.
2-Düdüklerin taklit ettiğini yazdığım horoz, Fransa'nın kullandığı en ünlü iki simgeden biridir. Milli futbol takımları bile "Horozlar" lakabını taşımaktadır. Gözü kapalı bir hâlde birilerinin arkasından gidenlere de birçok yerde düdük dendiğini hepimiz biliriz. Bu taklitçilerin de yapılan tüm anlaşmalara rağmen Türkiye'yi oyaladığı ya da bir diğer tabirle Türkiye'yle oynamaya çalıştığı açıktır. Peki oynayabilirler mi? Eğer içteki işbirlikçiler, yani ülkesinin haklarını yok saymaya devam edenlerin oluşturduğu çıkarcılar zümresi halkı kandırma görevini bu şekilde sürdürmeye devam ederse tabii oynarlar ve oynuyorlar da! Tek çare, halkın fatalist boyun büküşünü bırakması ve düşünmemek alışkanlığından sıyrılmasıdır.
3-Dinimin muazzez peygamberi Hazreti Muhammed Mustafa sall'Allahu tealâ aleyhi vesellem efendimize Danimarka'dan başlayarak gittikçe yayılan bir ahlaksızlıkla neler dendiği herkesin malumudur. İşte, her fırsatta "En büyük Müslüman biziz!", "Türban namusumuzdur", "Türbanımıza uzanan eller kırılır", "Dinimizi yaşamamıza engel oluyorlar" diye bağırıp duran o yalancı Müslümanlar güruhundan hem dünyada hem de ahirette şikâyetçiyim. Aleyhisselâtu vesellem efendimize bunca söz söylenirken, papa da bu iftiracıları azdırırken hiç ses çıkarmayıp durumu kabullendiler. Onay anlamı taşıdığını bilmemelerine imkân olmayan bu kabullenmeden başka bir de bu işlerin piri olan papayı ülkemize getirip ödüllendirdiler.
.
4-Türkleri sürekli aşağılayan ve düşmanca yaklaşan Angela Merker'in adının anlamı melek, bataklıksa Sarkozy isminin "Bataklık adamı" anlamına gelen aslından yapılan kısaltmadır.
5-Sağda resmi olan kişi Belçika Kralı II. Leopold'dur. Çok sayıdaki değişik kaynaklarda yazılı olduğu şekilde; "Benim mülkümdür" iddiasıyla Afrika'nın en geniş topraklarına sahip olan Kongo'daki 22 000 000 bazı yerlerde yazılanlara göreyse 40 000 000 insanı soykırıma uğratmıştır. Rakamlar abartılı mıdır bilmem ama soykırıma itiraz edene, "Somali'de de aynı şeyleri yapmadılar mı?" diye açıklık getiririm hemen. "Kendilerini modern dünyanın muhteşem ve tertemiz birer ferdi olarak kabul eden katillerin, ilkel saydıkları insanları yok etme yetkisi var tabii..." Belçikalılar, işte bu soylu inanışlarına dayanarak yaptılar soykırımı. Leopold II, şu ana kadar daha fazla sayıda insanı yok eden başka birinin varlığı ortaya çıkartılamadığından hâlihazırda dünya tarihinin en büyük soykırımcısı olarak bilinmektedir. Ülkesi Belçika bugün de katil ve teröristleri barındırıp beslemekte, yargılanmalarını önlemekte, Türklere sürekli soykırımcı iftiraları atarak geçmişinde Kongo, Somali ve benzer yerlerde yaptığı soykırımları örtmeye çalışmaktadır.
6-En alttaki üçlü fotoğraftaysa çok fazla yer, hatta sayfalar kaplayabileceği düşüncesiyle Avrupa'nın birçok soykırımcı ülkesi arasından yalnızca üçünün fotoğraflarına yer verilebilmiştir. Alt fotoğraf dikdörtgeninde yer alan bu ülkeler: ne yaptıklarını hatırlatmaya gerek olmayan Naziler; Balkanlar, Batı Anadolu, Ege Adaları ve Kıbrıs'ta Türklere karşı korkunç soykırımlar uygulayan Yunanlılar; erkeği ve kadınıyla her soykırım taşının altında mutlaka eli, ayağı, parası, topu, tüfeği ve işbirlikçi uşakları olan Fransa'dır.
7-Ermenileri unuttuğum sanılmasın. Yukarıdaki üçlünün arasına rahatça girebilecek vasıfta soykırımcıdırlar.
.
7-Ermenileri unuttuğum sanılmasın. Yukarıdaki üçlünün arasına rahatça girebilecek vasıfta soykırımcıdırlar.
.
.
Günay Tulun
Yazarlar ve Ozanlar Grubu
12 yorum:
Şiire bayıldım.Adamların bizimle geçtiği dalgayı çok net bi şekilde anlatmışınız.Resimler biraz zor okunuyordu ama Avrupalıların soykırım önderlerini seçtiğiniz anlaşılıyor.O sağdaki kral ne yapmış bunu açıklamanızı istiyeceğim.Şu bataklık şeytan melek ilişkisi ne anlama geliyor.Avrupalılar şeytan ruhlu melektir ve pislikle uğraşırlarmı demek istediniz.Af edersiniz.
Anubis Mısırlı bir firavun değilmiydi.Onunla Brukselin ilgisini tam çıkaramadım.Yani firavun gibi kötülermi demek istiyorsunuz.Bu şiirde bazı benzetmeler var ama kusura bakmayın nu saydıklarımda tereddüte düştüm.Gerçekten tam halimizi yansıtmışınız.Acizliğimiz ortada.Sağa giden satırlardakiler idarecilerimizin başımıza getirdiği alay edilmiş halimiz değilmi.Kutluyorum.Bir şiir bin laftan iyidir.
Sayın Günay Tulun
Bu şiir Türkiye-AB ilişkilerinin gerçeğini o kadar açık bir şekilde anlatmış ki anlamamak için ahmak olmak veya başka bir şeyler peşinde olmak gerek.Bravo...
Ekmel bey az ve öz bir şekilde o kadar güzel yazmışki başkalarına yazacak bir şey kalmadı.Altına bende imza koyarım.Şairi Günay Tulunuda Ekmel beyide kutlarım.
Hoca ya harika be.Amma oturtmuşsun ha.Benzetmelerde yazdıklarında doğru tesbitler.Helal olsun sana.
Aslında Ekmel bey ve biraz esprilide olsa Recep bey kardeşim çok güzel yazmış söyleyecek söz bırakmamış.Gerçekten nefis.
Canım agam: çok güzel demişin,has adamca demişin,gırgır geçer gibi demişin ama lafı gediğine oturtmuşta öyle demişin, ne dersen de hepsini doğru demişin.
hocam ya amma oturtmuşun ha-yazdıkların doğrudur
Çok ilginç. Çok ilginç. Bravo.
Hocam çok af edersin ama bizim millet Aziz Nesin dediğinden dahada aptal mıdır diye düşünüyorum.İki söz biraz yemle kandırılıyor.İnanılacak gibi değil.Avrupalı kandırıyor siyasetçimiz kandırıyor Amerika kandırıyor.Yeter Beeeee!!!!!!
agam helal olsun bu terbiyesizlere az bile oturtmuşun eline diline yüreğine sağlık.
İlginç ve güzel..........
Muhtesem bir siir. Sahi en guzel Edirne siiri.........
Yorum Gönder